Geçmişten Bugüne Uzanan Türk Kahvesinin Yolculuğu

Geçmişten Bugüne Uzanan Türk Kahvesinin Yolculuğu

Geçmişten Bugüne Uzanan Türk Kahvesinin Yolculuğu


 
Türk Kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramı... kısacası, kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır.  

Türk Kahvesinin İstanbula Yolculuğu

Madenci Gıda 1955'den beri  Tarihte Türk Kahvesi Türk kahvesinin tarihçesi Kahvenın kökeni olarak Habeşistan olarak gösterilmektedir. Zamanla kahve oradan Yemen’e geçmiş ve sonra da tüm Orta Doğu’ya yayılmıştır. Osmanlılarda kahve Kahvenin Osmanlı İmparatorluğu’na gelişi konusunda iki hikaye vardır.

 Birincisine göre, 1554 yılında Suriyeli iki girişimci tarafından (Halepli Hukm ile Şamlı Şems) İstanbul’a getirilmiştir. 
Diğer hikayeye göre ise 1517 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Yemen Valisi olan Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul’a getirmiştir. 
Yemen Valisi Özdemir Paşa, böylelikle Yemen’den getirdiği kahveyi saraya taşıyor. Türk kahvesini, sarayın görkemli salonlarında, 40 kişilik kadrolu kahveci ustaları tarafından özenle Sultan’a servis ediliyor. Harem’de cariyelere doğru kahve pişirme dersleri başlıyor. Hangi hikaye gerçek olursa olsun, doğru olan nokta kahvenin ve kahve kültürünün hızla Türkler arasında yayıldığı. İlk olarak Tahtakale’de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu. Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu.

Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk kahvesi adını aldı. Osmanlılardan Avrupa’ya Türk kahvesine olan ilgi Osmanlı toprakları ile sınırlı kalmadı… 1615’te Venedikli ve 1650’de Marsilyalı tacirler de Türk Kahvesini dünyaya yayıyorlar. İtalyan gezgin Pietro della Valle tattığı ve hayran kaldığı içecekle ilgili değişik bilgileri arkadaşlarına anlatıyor. Ancak, bu tarihlerde kahve yaygın bir şekilde Avrupa’da tüketilmeye başlanmıyor. Zira bir yandan din, diğer yandan tıp adamları bu gizemli içecek hakkında hiç de olumlu yorumlar da bulunmuyor! Türk kahvesinin Avrupa’da tanınmasını sağlayan bir diğer olay ise diplomatik bir girişim. 1669’da Osmanlı Sefiri Hoşsohbet Nüktedan Süleyman Ağa, Osmanlı İmparatorluğu ile Fransa Krallığı arasındaki ilişkiler için Paris’e gönderiliyor. Süleyman Ağa’nın XIV. Louis’yi ziyareti pek güzel geçmese de Süleyman Ağa’nın Paris’te 20 kişilik maiyeti ile kaldığı sırada Türk kahvesini Paris sosyetesine ikram ediliyor. Ağa Paris’ten ayrılırken, kahvecisi Paris’te kalır ve bir kahvehane açar… Fakat, Türk kahvesini Avrupa’ya esas kök salışının gerisinde bir savaş var… Avusturyalılar 1683’te Osmanlı Ordusu’nun Viyana Kuşatması sayesinde tanışıyor kahveyle. Viyana kapılarından geri çekilen Osmanlı Ordusu yaklaşık 250 kg kahveyi orada bırakıyor. Aslında, bu kahve çuvalları neredeyse Viyanalı askerler tarafından deve yemi sanıldıkları için Tuna’ya dökülecekti. Ancak, Türk kültürünü yakından tanıyan bir Avusturya ajanı olan George Kolschitzki, bu kahvelerle Viyana’da bir kahvehane açar… Böylelikle, Türk kahvesi kültürü yavaş yavaş tüm Batı ülkelerine yayılmaya başlar… Türk kahvesi, kendine has özellikleri ile yurdumuzda yaratılan ve buradan tüm dünyaya yayılan nostaljik bir tad olarak dünyadaki yerini almıştır…

Adını aldığı bir tarihe imza atan türk kahvemiz, şimdilerde içimizi ısıtan sohbetlerin vazgeçilmez tadı haline gelmiştir. Sohbetlerimize eşlik etmesi dışında, faydaları da önemli diyerek başlayalım söze...

1- Stresi azaltır!

 Aşırıya kaçmadan Türk kahvesi içmek, stresi azaltır. Yapılan birçok araştırmada da Türk kahvesinin depresyona yakalanma riskini yaklaşık %40 oranında azalttığı tespit edildi.  

2- Enerji verir!

Güne daha zinde başlamak isteyenlerin kahvaltıdan sonra bir fincan Türk kahvesi içmesi tavsiye ediliyor.  

3- Metabolizmanın daha hızlı çalışmasını sağlar!

Özellikle şekersiz Türk kahvesi metabolizmanın daha hızlı çalışmasında etkilidir.  

4- Tokluk hissi verir!

Tokluk hissi veren Türk kahvesi diyet listelerinde sıklıkla yer alıyor. Hızlı ve sağlıklı bir şekilde kilo vermek isteyenler öğün aralarında şekersiz ya da az şekerli Türk kahvesi içebilir.

Fakat günlük hayatımızda içimizi ısıttığı ve fayda sağladığı gibi, tüketim miktarının üzerine çıkıldığı zaman, zararlı yönleri de ortaya çıkacaktır.Gelin bakalım zararları nelerdir..

5- Asabiyet:  Hem uykusuzluk hem de kahvenin içindeki uyarıcı maddeler, bazı kişilerde asabiyete yol açar. Sürekli sinirlilik halinin geçmesi için siyah çay ve kahve yerine bitki çayları tüketilmelidir.  

6- Kalp ritim bozuklukları:  Taşikardi, kalbin normalden daha hızlı çarpmasıdır. Özellikle 50 yaş üstü kişilerin günde 1 fincandan fazla Türk kahvesi içmesi çarpıntıya ve taşikardiye neden olabilir.   

7- Bağışıklık sisteminin zayıflaması:  Vücuda ihtiyacından fazla kafein girmesi, vücuttaki vitaminlerin azalması anlamına gelir. Bu da dolaylı olarak bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve vücut direncinin düşmesine neden olur. Başta grip ve nezle olmak üzere kış hastalıklarına yakalanma riski artar.